Ülkemizde deprem sigortası yaptırma oranı yeterli gelmezken bu konunun riskleri üzerinde bir çalışma yapıldığı öğrenildi.
Türkiye’nin deprem kuşağında olması, geçmiş yıllarda yaşanan büyük depremler sonucunda meydana gelen büyük insan kayıpları depremin insan hayatında oluşturduğu riskleri gün yüzüne çıkarıyor. Özellikle son zamanlarda Çanakkale’de ve Adıyaman’da meydana gelen depremlerin ardından bu unutulmuş olan gerçek tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. Türkiye’nin vazgeçilmez gerçeklerinden birisi olarak tekrar gün yüzüne çıkarılması dikkatlerden kaçmadı. Doğal afet sıralaması yapıldığı zaman depremin ilk sırada yer alması oldukça dikkat çekiyor. Bu konuda alınabilecek çeşitli önlemlerin başında deprem sigortası yer alıyor.
Yetkililer tarafından bu konu hakkında detaylı bir açıklama yapıldığı zaman yaptırılan deprem sigortalarının yeterli gelmediğini bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bu süreç içerisinde deprem sigortası yaptırma oranı günümüzde yüze 44 seviyelerinde kalmıştı. Hala ülkenin yarısından fazlasının deprem sigortasının zorunluluğunu ciddiye almadığı öğrenilirken yetkililer aslında bu durumun ne kadar riskli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermeye başladılar. DASK kurulduktan bu yana hasarlı olan konutların onarılması, ve daha nice depremzede için 173 milyon lira civarında bir ödemenin gerçekleştirildiği açıklandı.
Sigortalama oranının en fazla olduğu ilin ise Marmara olması dikkat çekti. Zorunlu deprem sigortası hallerinde dahi bazı vatandaşların bu konuya direndikleri tespit edilirken bu konu hakkında yapılan bazı uyarılarda çalışmanın ne kadar gerekli olduğu bir kez daha gündeme getirilmiş oldu. Olası büyük İstanbul depreminin ardından yaşanabilecek olan kaybın 50 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Bu konuda binaların dayanıklı hale getirilmesi ve zorunlu olarak deprem sigortasının hayata geçirilmesi için zararların ne kadar büyük olabileceği konusunda çalışmalar devam ediyor.