Küresel derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türk bankalarının 2017 görünümünü “durağan” dan “negatif”e düşürdü. Fitch, siyasi istikrar ve faaliyet ortamının getirdiği risklerin bankaların kredi notlarını baskılayabileceğini belirtirken, kur ve faiz değişkenliği potansiyelinin de daha çok arttığını bildirdi.
Kısa vadeli döviz toptan fonlamasının yüksek oluşunun bankaları büyük ölçüde kredi yapılandırma riskleriyle karşı karşıya getirdiğini söyleyen Finch, Türkiye’nin ülke riskine dair yatırımcı güveninde gelgitlere sebep olduğunu açıklamasına ekledi.
Fitch, aynı zamanda 15 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişiminin sebep olduğu siyasi çalkantıların Türkiye’nin geniş vadedeki ekonomik performansını ve bankaların varlık kalitelerini olumsuz yönde etkileyebileceğini açıklarken, döviz kredilerinin toplam kredilere göre 1/3 oranında olduğunu ve bu yüzden TL’nin son 3 yılın en sert değer kaybını yaşamasının muhtemel olduğunu vurguladı.
Bankacılık sektöründeki sorunlu kredi oranlarında dengeli bir artma olacağını düşünen Fitch, sorunlu kredi oranı 2016 yılının ilk 9 ayı çerisinde %3.3 iken, 2017 yılının sonlarına doğru bu oranın %4 olacağını tahmin ettiklerini dile getirdi. Ayrıca performans izleme listesindeki kredilerindeki artan yeniden yapılandırmaların varlık kalitesinin düşüşüyle birlikte daha da artabileceğini de sözlerine ekledi. Türk bankalarının büyük oranda kısa vadeli dış borçlanmaya tabi olmasına rağmen bu ihtimalin uzun zamandan beri mevcut olduğunu ve Temmuz’dan beri finansmanın fleksibilitesini sürdürdüğünü açıklayan Fitch, buna karşın fonlama giderlerinin yatırımcı güveni ve Türkiye’deki iç risklerle doğru orantılı olarak 2017’de daha fazla olabileceğini belirtti.
Fitch, değerlendirme yaptıkları Türk bankalarının dış borçlarını önümüzdeki yıl içinde karşılayabilmek amacıyla yeterince döviz biriktirebileceğini tahmin ettiklerini ancak fonlama piyasaları kapalı kalmaya devam ederse bu durumun Türkiye’nin dış kaynaklarını olumsuz etkileyeceğini vurguladı.
Ayrıca Fitch, Türk bankacılık sektörünün görünümünü “durağan”dan negatife düşürmelerinin sebebinin değerlendirme içerisine alınan bankaların %80’inin negatif görünüme sahip olması olduğunu belirtti.