“İnme, tüm dünyanın önleme ve erken dönemde tedavi etmek için uğraştığı en önemli hastalıklardan biridir” diyen, Doç. Dr. Amber Eker Bakkaloğlu, “İnme, tüm dünyada kalp hastalıkları ve kanserden sonra en sık görülen üçüncü ölüm nedenidir. Ayrıca ciddi özürlülük yaratacak sonuçları olabilmektedir. Bu nedenle 10 Mayıs tarihi, Dünya İnmeyi Önleme günü olarak kabul edilmekte ve bu günde inme konusunda toplum bilincini arttırmaya yönelik çeşitli aktiviteler düzenlenmektedir” dedi.
İNMENİN BELİRTİLERİ
Beyinin damarlarıyla ilgili olarak ortaya çıkan hastalıklara inme denir. İnme temel olarak iki tipe ayrılır. Birinci tipi ‘tıkayıcı inme’ dir. Beyine giden atardamarların genellikle bir pıhtı ile tıkanması sonucunda gelişir. Tüm inmelerin yüzde sekseni bu tiptedir. Diğer tipi ise de kanamalardır. Nörolojinin esas uğraşı alanı daha sık olan tıkayıcı inmelerdir. İnmenin temel belirtilerinin herkes tarafından bilinmesi ve tanınması, hastaların erken tedaviye ulaşmaları ve uzun dönemdeki kalıcı hasarların azaltılması için çok önemlidir. İnme sırasında hastada ani olarak yüzde, kolda ve bacakta genelde bir taraflı kuvvet veya his kayıpları, görme bozukluğu (görememe veya çift görme), konuşma bozukluğu (peltek konuşma, konuşamama veya söylenenleri anlamama), yüzde eğilme, yürüme bozukluğu, dengesizlik, bilinç bulanıklığı veya kaybı görülebilir. Bu belirtilerin ani olarak gelişmesi olası bir felç olayı için en önemli uyarıcıdır. İnme belirtilerinin kısa süreli olarak ortaya çıkıp tamamen düzelmesine de geçici iskemik atak denmektedir. Şikâyetler geçmesine rağmen acil olarak doktora başvurulmalıdır. Geçici iskemik atağın, kalıcı bir inmenin ilk habercisi olabileceği unutulmamalıdır.
İNMENİN EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRLERİ
Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği, kalp hastalıkları gibi nedenler inme için en önemli risk faktörleridir. İnmenin oluşmadan önlenmesi, en önemli hedefimizdir. Bu nedenle kontrol edilebilir bu risk faktörlerinden korunmak oldukça önemlidir.
NE KADAR ERKEN UYGULANIRSA O KADAR ETKİLİ
Bugün için, erken dönem inmede yararı kanıtlanmış en önemli tedavi ilk dört buçuk saatte yapılan trombolitik (pıhtı eritici) tedavidir. Sonuçları 1995 yılında açıklanan bir çalışma, uygun hastalara ilk üç saatte trombolitik tedavi uygulandığında her altı-sekiz hastadan birinin üç ay sonunda yaşamını bağımsız olarak sürdürebildiğini göstermiştir. İlaç 1996’da ilk kez Amerika’da, erken dönem inmede kullanım için ruhsatlandırıldı. Kıbrıs’ta da 2011’den itibaren erken dönem inme tedavisinde Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uygulanmaktadır. Yapılan birçok çalışma, pıhtı eritici tedavinin uygun seçilmiş hastalarda ne kadar erken uygulanırsa o kadar etkili olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Tedavi ilk doksan dakikada uygulandığında her üç hastadan biri, ilk üç saatte uygulandığında her altı hastadan biri, üç – dört buçuk saatte uygulandığında ise her on dört hastadan biri tedaviden yararlanmaktadır.