Burun estetiği sonrası genellikle küçülen burnun mantık kuralları içerisinde özellikle nefes alma fonksiyonunu da yitirdiğinin düşünülebileceğini kaydeden Op. Dr. Akagün, “Bir organın hem fonksiyonu nefes almak olsun hem de küçülsün bunu gerçekleştirmek cerrahi açıdan ‘creme de la creme’ olacaktır. Burunu küçültmek, havalı, kavisli, minnacık fındık gibi yapmak hem hasta hem de cerrah açısından gerçekten güzel bir sonuç olabilir, ancak fonksiyonunu yitirirsek bu bizim kesinlikle istemediğimiz bir sonuçtur ki; burun nefes almayı sağladığı gibi havayı nemlendirmekte ve ısıtmaktadır. Bu fonksiyonların da şüphesiz cerrahi planı yaparken eğitimimizi, hayal gücümüzü, matematiksel ve uzamsal zekamızı cerrahi plana dahil etmemiz gerekmektedir. Ben hastalarımı muayene ederken kesinlikle endoskopik muayenesini yapmaktayım ki bu muayene burun estetiği yani rinoplasti ameliyatına başlamadan mutlaka ama mutlaka yapılması gereken bir muayenedir. Yani cerrahi öncesi altın standart dediğimiz bir muayenedir” dedi.
Ameliyat öncesi burun içerisinin dikkatlice muayene edilmesi gerektiğini dile getiren Op. Dr. Akagün, “İçerisinde kemik eğriliği (septum deviasyonu), et büyümesi (konka hipertrofisi) var ise bunlarında cerrahi plana eklenmesi yerinde olacaktır. Sadece buruna dışarıdan bakarak ve fotoshop uygulaması yaparak burun cerrahi planı yapmak tıpkı daha başlamadan parçaları eksik olan bir puzzle’ı tamamlamaya çalışmak gibi olacaktır. Doğru cerrahi planlamasında spreader dediğimiz genişletici greftlerin özellikle dar çatılı burunlarda kullanılması, eğer burun ucu düşük ise ucunun kaldırılarak açının genişletilmesi de nefes almaya büyük ölçüde katkıda bulunacaktır. Özellikle burunun içini planlamadan yapılacak bir burun cerrahisi, fonksiyonsuz işlevsiz bir sonucu beraberinde getirecektir” ifadelerini kaydetti.