Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, yalnızlık kaygısıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Varoluşunda bile yalnız var edilmemiş bir insan nasıl olurda yalnızlığın dayanılmaz acılarına katlanabilir. Yalnızlık; acı, hüzün, mutsuzluk, önemseyecek-değer verecek birinin olmaması ve tek başınalık demek. İnsanın hayatında yaşayabileceği en acı durum belki de yalnızlık. Bazı kişiler için yalnızlık bu denli zor ve dayanılmaz iken bazı kişiler için ise huzur, dinginlik, hiç kimse tarafından yönetilmemek, hayatına kimsenin karışmaması gibi olumlu anlamları içermektedir” diye konuştu.
Yalnızlığın çoğu zaman kişi için bir ihtiyaç olduğunu ve bazı zamanlarda tek başına kalarak dinlenmeye, hiç konuşmamaya, sessizliğe gereksinim duyduğunu söyleyen Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Ancak bu duruma oldukça seyrek ihtiyaç duyulduğunu daha çok insanların yalnız ve tek başına kalmaktan korktuğunu görmekteyiz. Özellikle geleceklerini düşünen insanlar yalnızlığı daha derinden ve telafisi mümkün olamayacak şekilde hissedebilirler. Ebeveynlerinin yaşlandığını ve zamanla onları kaybedebileceğini, kardeşlerini ve arkadaşlarını ise birer birer evlilik kurumuna uğurlayan birey; tek başına kalma endişelerine kapılmaktadır” dedi.
Tek başına kalma endişeleri yaşayan bireylerin çözümü iyi bir birliktelik, sevgili ve eş sayesinde aşmakta bulduğunu ifade eden Tokaç, “Böylece evlilik istekleri yoğunlaşan birey, karşılaştığı birçok kişiye müstakbel eş gözüyle bakabilmektedir. Yalnızlık kaygıları bir anlamda kişiyi evliliğe zorluyor denilebilir. Evlilik iki yetişkinin olgunluk düzeyinin hayatı başka bir kişiyle paylaşabilecek düzeye ulaşmasıyla birlikte yapılması gerekirken; yalnızlık kaygısı olan bireyler evliliği kaygılarını giderecek bir araç olarak görürler. Yalnızlık kaygıları nedeniyle evlilik yapan bireyler; kendi yalnızlık kaygılarını gidermeye çalışırken; eşlerinden kendisini yalnız hissettirmemesini beklerler. Eşinin kendisiyle ilgilenmesini, çoğu zaman kendisini düşünmesini, ihtiyaçlarını gidermesini, sosyal faaliyetlere ortak katılmalarını beklerler. Bazı bireylerin bu istekleri o denli fazlalaşır ki; eşlerinin kendine ait özel anlarının olmasını evliliğe uygun olmayan bir davranış olarak niteleyerek onları suçlayabilirler. Daima eşleriyle birlikte faaliyet yapmak istemelerinin evliliğin bir gereği olduğunu düşünmektedirler. Aslında bunun nedeni; yalnız olmamak için evlenmiş olmalarıdır. Eşine gün içerisinde istediği herhangi bir saatte ulaşmak istediğinde; eşinin toplantısı nedeniyle ulaşamadığında, bunu kendisinin yine yalnız olmasına yorumlayarak kimsenin kendisini önemsemediğine, eşi olsa dahi yalnız olduğuna dair düşünceleri gelişir. Yalnızlık kaygısı başlı başına psikolojik bir sorun olup evlilik ile çözüm üretilememektedir. Yalnızlık hissinin bağlı olabileceği başka psikolojik sorunlar göz ardı edilmemelidir. Depresyon, kişilik bozuklukları, manik depresif bozukluk (Bipolar) ve aile içi iletişim sorunları gibi birçok başka soruna eşlik edebilen yalnızlık kaygıları, kişinin hayatına dahil olan herhangi bir kişi ile giderilememektedir. Yalnızlık kaygısı olan ve yalnızlığını gidermek için evlenmek isteyen kişiler öncelikle yalnızlık hissine neden olan sorunlarını çözmeleri ardından yapacakları evliliklerinde daha mutlu bir birliktelik yaşayacaklarını söyleyebilirim” dedi.