Küresel ekonomide güç sahibi olan ülkelerin merkez bankalar tarafından faizlerin sürekli olarak artırılması yönünde alınan kararlar, borçlu konumda yer alan ülkelerin önemli düzeyde endişe yaşamaya başlamasına sebep oluyor.
Küresel ekonomi, oldukça sıkıntılı bir sürece tekrar girecek gibi gözüküyor. 2008-2009 döneminde baş gösteren küresel kriz sonrasında, yaşanan kriz etkilerinin bertaraf edilebilmesi için Merkez Bankaları yıllarca faiz oranlarını önemli ölçüde yükseltmemişti. Son dönemlerde ise normalleşme sürecinin başlatılması yönünde olan fikir birlikleri de, borçlu konumda yer alan ülkelerin önemli bir eşiğe ulaşmasına sebep oldu.
Normalleşme Süreci Faiz Artırımını Beraberinde Getiriyor!
Başta ABD olmak üzere birçok ülkenin merkez bankası kademeli olarak faiz artışı gerçekleştirmeye başladı. Yaşanan bu artış neticesinde birçok ülkenin sahip olduğu borçlar da ivmeli bir şekilde yükselmeye başladı. Borçların sürdürülebilirliği konusunda da önemli endişeler ortaya çıkarken, son 10 yılda sahip olduğu borcu en büyük ve en hızlı şekilde yükselten iki ülke olarak da Çin ve Türkiye gözüküyor.
Amerika Merkez Bankası tarafından önümüzdeki hafta içerisinde gerçekleştirilecek olan toplantı sonrasında para politikalarının normalleşmesi konusunda yeni bir karar çıkması yönünde beklentiler mevcut iken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından atılacak adımlar arasında kriz teşviklerinden çıkılması, İngiltere ve Japonya Merkez Bankaları’nın yapacağı açıklamalarda da daha az güvercin görünümü sergilenmesinin beklentileri piyasalarda baş gösteriyor.
2017 yılı itibariyle parasal genişleme politikalarını sonlandıran ve normalleşme konusunda atılan adımları hızlandıran Amerika Merkez Bankası, bu yıl içerisinde üç defa faiz artırımı gerçekleştireceğini öngören ekonomistler, İngiltere Merkez Bankası’nın da 10 yıl aradan sonra ilk defa faiz artırımına gitmesinin, özellikle borç bakımından büyük meblağlar ile uğraşan ülkeler için önemli bir sorun teşkil edebileceğini ifade ediyor.