Mevduat faizlerinde görülen artış bankaların özel bankacılık birimlerinin değişik arayışlarına sebep oldu. Bankacılık sektörü faizler sebebiyle varlık yönetim şirketlerine yeni pencereler açmak ve yeniden yapılanmak gibi arayışlara girdi.
KGF olarak bilinen Kredi Garanti Fonu’nun devreye sokulmasından sonra bankaların mevduat faizleri yükseldi. Bunun sebebi ise bankaların müşterilerine daha fazla kredi kullandırabilmek için mevduatlarını korumak istemeleri olarak biliniyor. Mevduat faizlerinde görülen artıştan dolayı bankaların özel bankacılık departmanları etkiledi. Bir yandan bankalar ellerindeki mevduatları koruma çabası verirken, özel bankacılık birimleri de mevcut projelere odaklanarak daha fazla destek vermeye başladı.
SPK O Yetkiyi Bankalardan Aldı
Kısa adı SPK olan Sermaye Piyasası Kurulu’nun aldığı bir karara göre bankaların özel bankacılık birimleri artık yatırım danışmanlığı yapamıyor. Bankalar SPK’nın bu kararından sonra müşterilerine sadece yatırım danışmanlık firmalarının hazırladığı raporları sunabiliyor. Sadece SPK’nın lisans verdiği firmalar yatırım danışmanlığı yapabiliyor. Bankalar 2016 ve 2017 yıllarında bu konudaki yeni çözümlerini devreye sokmaya başladı.
Bu konuda çözümler üreten bankalardan olan Türk Ekonomi Bankası (TEB) ve Akbank, portföy ve yatırım şirketleri ile işbirliği yapmaya başlarken, Denizbank da yatırım ve portföy şirketleri ile bankacılık hizmetlerini tek bir çatı altında topladığı Deniz Yatırım Hizmetleri’ni kurdu.
Türkiye’de Bankacılık Sistemi mi Değişiyor?
Tüm bu girişimler Türkiye’de bankacılık sektörünün değiştiğini gösterirken, bankaların özel bankacılık portföylerinin sahip olduğu varlıkların yaklaşık olarak yüzde 80’i döviz ya da Türk Lirası bazlı mevduatlardan, geriye kalan yüzde 20’si de özel sektör tahvilleri, hisseler ve Hazine bonosundan oluşuyor. Türk bankacılık sektörünün bundan sonraki hedefi mevduatlara yüksek faiz veren banka olmak değil, yönettikleri servetleri uzun yıllar boyunca müşterileri ile birlikte planlamak ve planlamak olduğu görülüyor.